Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
- It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
Şimdi bir şehirde yaşıyorum. Yine de, evim ve büyük orman arasındaki mesafe yalnızca bir kilometre civarında.
- Now I live in a city. Nevertheless, the distance between my house and the large forest is only about a kilometer.
Brezilya'yı seviyorum ama yine de Ukrayna'ya gidiyorum.
- I like Brazil, but nevertheless I'm going to the Ukraine.
Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
- It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
Bununla birlikte konu tartışmaya değer.
- Nevertheless, the topic is worth discussing.
Bununla birlikte deneyin başarılı olduğunu düşünüyorum.
- Nevertheless I think the experiment was successful.
Bütün bunlara rağmen, ben son derece gurur duyuyorum.
- Nevertheless, I'm immensely proud.
Tom bir öküz kadar güçlü ama buna rağmen bir korkak.
- Tom's as strong as an ox, yet nevertheless is a coward.
Buna rağmen, o ceketini çıkardı ve kısa bir konuşma için hazır görünüyordu.
- Nevertheless, she took off her coat and seemed ready for a short conversation.
On the face of all the evidence, he was found guilty.
Upon which Amy had said, that notwithstanding I was angry with her and had used her so hardly for saying something about her of the same kind, yet there was an absolute necessity of securing her and removing her out of the way;.