Onun hakkında patronuna bildirmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to notify your boss about that.
Bayanlar ve baylar, lütfen insanları küresel ısınmaya katkıda bulunmayı bırakmaları ve doğa dostu ekipmanlar kullanmaları için uyarın.
- Ladies and gentlemen, please notify the people to stop contributing to global warming and use nature-friendly equipment.
Bildirmemizi istediğin herhangi biri var mı?
- Is there anyone you'd like us to notify?
Onun hakkında patronuna bildirmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to notify your boss about that.
Tamamen iyileştiğimi haber vermekten mutluluk duyuyorum.
- I am happy to notify you that I have fully recovered.
Polise haber vermek zorundayız.
- We have to notify the police.
Onlar ona bildirecek.
- They will notify him.
Daha iyi bir çözüm olursa en kısa sürede onu sana bildiririm.
- If there's a better solution, then I'll notify you about it as soon as possible.
Derhal polise ihbar etmelisin.
- You should notify the police at once.
Polise haber vermek zorundayız.
- We have to notify the police.
Bence Tom'un ebeveynlerine haber vermeliyiz.
- I think we should notify Tom's parents.