تعريف not thickly or closely; in a seattered state; as, seed sown thin في الإنجليزية التركية القاموس.
- thin
- güçsüz
Düşündüğün kadar güçsüz değilim.
-I'm not as weak as you think I am.
Benim güçsüz olduğumu düşünüyorsun, değil mi?
-You think I'm weak, don't you?
- thin
- {f} seyrekleşmek
- thin
- zayıflık
Tom asla hatalı olduğunu kabul etmez, çünkü onun bir zayıflık işareti olduğunu düşünür.
-Tom never admits that he's wrong, because he thinks that's a sign of weakness.
- thin
- algın
Tom bu ilacı alırsa soğuk algınlığından kurtulabileceğini söylüyor.
-Tom thinks he can get rid of his cold if he takes this medicine.
Soğuk algınlığına yakalanmış olabileceğimi düşünüyorum.
-I think I might've caught a cold.
- thin
- cansız
Onların cansız olduklarını düşünüyor musun?
-Do you think they're dead?
- thin
- nahif
- thin
- rakik
- thin
- ayırmak
- thin
- inceltmek
- thin
- arık
- thin
- sudan
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
-Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Bu bütün bir şey sudan bir mazeretti.
-This whole thing was a lame excuse.
- thin
- seyrekleştirmek
- thin
- seyrek/ince
- thin
- (typeface) İnce
- thin
- ince,v.incelt: adj.ince
- thin
- {s} zayıf, kuru; sıska
- thin
- {s} fazlasıyla ince, içine su katılmış gibi (sıvı)
المصطلحات ذات الصلة
تعريف not thickly or closely; in a seattered state; as, seed sown thin في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- thin