Yatmadan önce televizyonu kapatmayı unuttum.
- I forgot to turn off the television before bed.
Bu gerçek unutulmamalı.
- This fact must not be forgotten.
Yaşamın anlamı, sanki hiç yaşamamış gibi unutulmaktır.
- The meaning of life is to be forgotten as if you never were.
Ne kadar güzel olduğunu unutmuştum.
- I had forgotten how beautiful you are.
Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
- Soon learnt, soon forgotten.
Tamamen unutulmuş olduğunu düşünecek.
- He will think he has been completely forgotten.
Alçakgönüllülük unutulmuş bir erdemdir.
- Humility is a forgotten virtue.