الإنجليزية - التركية
تعريف not prevented from; permitted to; having the power or capacity to في الإنجليزية التركية القاموس.
- able
- {s} yapabilen
Bunu yapabilen üç adamdan biriyim.
-I'm one of the three guys who were able to do that.
- able
- {s} gücü yeten
- able
- hünerli
- able
- istidatlı
- able
- kabiliyetli
- able
- elinden gelir
- able
- kadir
- able
- güçlü
Tom güçlükle uyanık kalabildi.
-Tom is barely able to stay awake.
Bu kadar uzağa yürüyebildiği için, o güçlü bacaklara sahip olmalı.
-Since he was able to walk so far, he must have strong legs.
- able
- becerikli
- able
- {s} ebilen
- able
- istidadı olan
- able
- {s} muktedir
- able
- yetenekli/uygun
- able
- {s} yetenekli
Tom çok yetenekli bir öğretmendir.
-Tom is a very able teacher.
Yetenekli bir sporcu cesur olmalı.
-An able sportsman should be brave.
- able
- yetkili able vücudu sağlam olan güçlü able seaman gemici tayfa
- able
- {s} beceri gerektiren
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف not prevented from; permitted to; having the power or capacity to في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- able
not prevented from; permitted to; having the power or capacity to
الواصلة
not prevented from; permitted to; ha·ving the po·wer or ca·pac·i·ty toالنطق
Resimler
المفضلات