Tekne yüzen bir buz tarafından parçalandı.
- The boat was broken by the floating ice.
Bir top nehirden aşağı doğru yüzüyordu.
- A ball is floating down the river.
Tom'un cesedi denizde başıboş yüzerken balıkçılar tarafından bulundu.
- Tom's body was found by fishemen floating adrift in the sea.
Polis, Tom'un vücudunu limanda yüzerken buldu.
- The police found Tom's body floating in the harbour.
In China, the large floating population has tended to gravitate to cities.