not expected, anticipated or foreseen

listen to the pronunciation of not expected, anticipated or foreseen
الإنجليزية - التركية

تعريف not expected, anticipated or foreseen في الإنجليزية التركية القاموس.

unexpected
beklenmedik

Ben dün beklenmedik bir şekilde otobüste benim eski bir arkadaşla karşılaştım. - I unexpectedly met an old friend of mine on the bus yesterday.

Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz. - Insurance makes us remember that the world we live in isn't completely safe; we might fall ill, face danger or encounter the unexpected.

unexpected
(Osmanlıca) sünuhat
unexpected
beklenmez
unexpected
ummadık

Bir şey kesin; ummadık taş, baş yarabilir. - One thing's for sure: you can expect the unexpected.

unexpected
(Osmanlıca) zuhurat
unexpected
beklenmeyen

Beklenmeyen sonuca şaşırdım. - I was amazed at the unexpected result.

Ne beklenmeyen bir zevk! - What an unexpected pleasure!

unexpected
Umulmayan

Ve sonra umulmayan bir şey cereyan etti. - And then something unexpected occurred.

Umulmayan şeyden korkma ama kendini buna hazırla. - Do not fear the unexpected, but be prepared for it.

unexpected
{s} umulmadık

Aniden umulmadık bir şey meydana geldi. - Suddenly, something unexpected happened.

Üç yıllık yokluğun ardından umulmadık bir şekilde ortaya çıktı. - He appeared unexpectedly after three years of absence.

unexpected
ansızın

O ansızın sana aptal dedi. - He unexpectedly called you stupid.

unexpected
beklenilmeyen
unexpected
ani olarak
unexpected
beklenilmedik
unexpected
{s} davetsiz

Davetsiz misafirleri sevmiyoruz. - We don't like unexpected guests.

Her zaman davetsiz gelir mutluluk. - Happiness is always unexpected.

unexpected
unexpectednessansızın olma
unexpected
unexpectedlybeklenilmeden
الإنجليزية - الإنجليزية
unexpected
not expected, anticipated or foreseen
المفضلات