O, görüşlerinde serttir.
- He is rigid in his views.
Yeni televizyon sunucusu biraz sert.
- The new TV host is a little rigid.
Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
- From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.