Oyunların hiçbiri heyecan verici değil.
- None of the games were exciting.
Sınıf arkadaşlarımdan hiçbiri buraya yakın yaşamazlar.
- None of my classmates live near here.
Onlardan hiçbirinin kaza geçirmediğini umuyorum.
- I hope that none of them got into an accident.
Herhangi bir ev, hiç olmamasından daha iyidir.
- Any house is better than none.
Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.
- This is not at all what Tom expected.
Onun sizinle bir ilgisi yok.
- It's none of your business.
Biraz tuz istedim fakat kavanozda hiç yoktu.
- I wanted some salt, but there was none in the jar.
Herkes için bir arkadaş hiç kimse için bir arkadaştır.
- A friend to all is a friend to none.
Hiç kimse onu Tom'un yapabildiği kadar iyi yapamaz.
- None can do it as good as Tom can.
Ben hiç yorgun değilim.
- I'm not at all tired.
Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
Onların hiçbirinin karısı yok.
- None of them have wives.
Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.
- They entered the inn and the three settled down at the table, but none of them had an appetite.
Sizi rahatsız ediyor muyum? Hayır, hiç de değil
- Do I annoy you? No, not at all.
''Bana hala kızgın mısın?'' ''Hayır hiç de değil.''
- Are you still mad at me? No, not at all.
Yorgun musun? Hayır, hiç değil.
- Are you tired? No, not at all.
Sizce burada sigara içmemin sakıncası var mı? Hayır, hiç değil.
- Do you mind my smoking here? No, not at all.
Hiç biriniz kovulmayacaksınız.
- None of you are going to be fired.
Herhangi biri mi yoksa hiç biri mi?
- Any of them or none of them?
Asla hatalı değilsin.
- You are not at all wrong.
O, hediyemden hiç memnun olmadı.
- She was not in the least pleased with my present.
Uzun bir günün ardından yorgun olmalısın. Hayır, hiçbir şekilde.
- You must be tired after a long day. No, not in the least.
Now don't you worry none.
He's not at all friendly towards his ex-wife.