not able to be located; gone; absent; lost

listen to the pronunciation of not able to be located; gone; absent; lost
الإنجليزية - التركية

تعريف not able to be located; gone; absent; lost في الإنجليزية التركية القاموس.

missing
{i} özlem

Herhangi birini özlemiyor musun? - Aren't you missing anyone?

Bir şey özlemiyor musun? - Aren't you missing something?

missing
eksik

Bu kitabın son yaprağı eksik. - The last leaf of this book is missing.

Benim çantalardan biri eksik. - One of my bags is missing.

missing
{s} kayıp

Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor. - I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.

Arabamı kayıp buldum. - I found my car missing.

missing
(Bilgisayar) yok
missing
(Askeri) kaybolan

Sonunda kaybolan erkek kardeşini buldu. - He found his missing brother at last.

missing
namevcut
missing
taşan
missing
eksik kalan
missing
bulunmayan
missing
yitik
missing
{f} özle

Herhangi birini özlemiyor musun? - Aren't you missing anyone?

Sanırım hepimizin özlediği bir şey var. - I think there's something we're all missing.

missing
eksik,n.kayıp: v.özle: prep.özleyerek
missing
{s} eksik, olmayan, kayıp: There is a page missing. Bir sayfa eksik
missing
There is a page missing bir sayfa eksik
missing
missinglinklink the missing savaşta kayıp askerler
missing
miss özle/farket/kaçır
missing
(isim) kaçırma, özlem
not to be
olmamak

Sanırım kaba olmamak en iyisi. - I think it is best not to be impolite.

Yeni bir bloğa başladım. Başlangıçta çok sayıda blog yapan ve sonra blog yapmaktan vazgeçen insanlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağım. - I started a new blog. I'll do my best not to be one of those people who blogs a lot right at the start and then quits blogging.

الإنجليزية - الإنجليزية
missing
not able to be located; gone; absent; lost
المفضلات