noon noon 2, 12

listen to the pronunciation of noon noon 2, 12
الإنجليزية - التركية

تعريف noon noon 2, 12 في الإنجليزية التركية القاموس.

noon
öğle

Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz. - We usually have lunch at noon.

Bu tren Aomori'den yarım saat geç ayrıldı, bu yüzden maalesef Tokyo'ya öğleden önce varamayacağız. - This train left Aomori thirty minutes late, so we won't arrive at Tokyo before noon, I'm afraid.

noon
öğle vaktinde olan
noon
gün ortası
noon
günorta
noon
günorta vakti
noon
eski noontid öğle vakti
noon
doruk
noon
{s} öğlen

İşin öğlenden önce bitmesi gerekiyor. - The work must be finished before noon.

Öğlene kadar burada olması gerekirdi. - She was supposed to be here by noon.

noon
high noon tam öğle vakti
noon
en parlak ve en başarılı devre
noon
(Askeri) ÖĞLE VAKTİ: Güneşin belirli bir meridyeni geçtiği, yani güneşin mahalli saat açısı sıfır olduğu zaman. İlgili güneşe göre adlandırılır
noon
{i} öğle vakti

Tom, Mary'nin öğle yemeğini her zaman öğle vakti yediğini söylüyor. - Tom says Mary always eats lunch at noon.

noon
en parlak veya en başarılı devre
noon
noon hour öğle paydosu
noon
noonday öğle vakti
الإنجليزية - الإنجليزية
noon
noon noon 2, 12
المفضلات