Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uykuya daldı.
- He probably got tired of waiting and fell asleep.
Masamda çalışırken uykuya daldım.
- I fell asleep while studying at my desk.
O uyurken onu izlemekten hoşlanıyorum.
- I do like watching him when he is asleep.
Biz çocuğu mışıl mışıl uyurken bulduk.
- We found the boy sound asleep.
Tom uykuda gibi görünüyor.
- Tom seems to be asleep.
Yaşlı ayı derin uykuda.
- The old bear is fast asleep.
Onun sağ ayağı uyuşmuştu.
- His right leg was asleep.
Tom'un bacağı uyuşmuştu bu yüzden ayağa kalkamadı.
- Tom's leg had fallen asleep so he couldn't stand up.
Tom uyumaktan kendini alamadı.
- Tom couldn't help falling asleep.
Mary çocuğu uyuyana kadar bekliyordu.
- Mary had been waiting till her child fell asleep.
Tom uyuyana kadar beklemem gerekti.
- I had to wait until Tom was asleep.