Please cut along the dotted line.
- Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.
Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both.
- Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.
The lake is deepest at this point.
- Göl bu noktada en derindir.
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
There were ten police officers on the spot.
- Noktada on polis memuru vardı.
We met at the designated spot.
- Biz belirlenen noktada buluştuk.
Please add a full stop at the end of your sentence.
- Lütfen cümlenizin sonuna bir nokta ekleyin.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
At the end of the sentence, you should add a period.
- Cümlenin sonuna bir nokta eklemen gerekir.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.
Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Every man has his own strong points.
- Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.
The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages.
- Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.
Please put a stop to this nonsense.
- Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.
We'll have to put a stop to this.
- Buna bir nokta koymak zorunda kalacağız.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.