Konuklar gidiş için hazırlandılar ve valizlerini gürültüyle paketlediler.
- The guests prepared for their departure and packed their suitcases noisily.
Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.
- I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy.
Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
- Tom dislikes noisy cities.
Onunla karşılaştırıldığında çok gürültücüydü.
- Compared with him, she is very noisy.
Annem gürültücü olmamamı söyledi.
- My mother told me not to be noisy.
O şamatacı ama yoksa çok kibar bir çocuk.
- He is noisy, but otherwise a very nice boy.
They talked noisily and long into the night.