Onu kullanmadığın sürece özgürlük yararsızdır.
- Freedom is useless unless you use it.
Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
- There's nothing in here but a lot of useless junk.
İşe yaramaz şeyi atın.
- Leave out anything that is useless.
Keşke böyle işe yaramaz bir şey almasaydım.
- I wish I had not bought such a useless thing.
Böyle faydasız kitapları okumamalısın.
- You shouldn't read such useless books.
İnsanların söylemek istemediği şeyleri tercüme etmek faydasızdır.
- It's useless to translate things that people don't want to say.
Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
- Nothing in nature is useless.
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
- His suggestions are completely useless.
Tom'un işe yaramaz olduğunu biliyordum.
- I knew Tom was no good.
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.
We tried pushing the car out of the mud but it was no good.
That boy's no good. Don't get involved with him!.
... It's good, old faithful. ...
... well in Massachusetts, because Governor Romney did a good thing, working with Democrats in ...