Artık onu istemiyorum.
- I no longer want that.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Yabancı aksan sendromu henüz açıklanamayan, hastanın anadilini daha fazla düzgün şekilde telaffuz edemeyip yabancı bir aksanla konuşmaya başlamasıyla vuku bulan tıbbi bir durumdur.
- Foreign accent syndrome is an as-yet unexplained medical condition where the patient can no longer pronounce his mother tongue correctly and seems to have a foreign accent.
Tom daha fazla kendini kontrol edemedi.
- Tom could no longer control himself.
Bir mucize oldu! Tom tamamen sağlıklı ve hastalıktan artık hiçbir iz yok!
- A miracle has happened! Tom is completely healthy, and there's no more trace of the disease!
Ses gittikçe zayıfladı, artık duyulmayıncaya kadar.
- The noise grew fainter, till it was heard no more.
Artık sorun olmayacak.
- There will be no more problems.
I have no more than one thousand yen.
- Ich habe nicht mehr als 1000 Yen.
I wanted to buy the book, but I found I had no more than 200 yen with me.
- Ich wollte das Buch kaufen, aber ich stellte fest, dass ich nicht mehr als 200 Yen bei mir hatte.