Ben küçük bir tartışmaya karıştım.
- I was involved in a petty argument.
Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.
- In this harsh, petty world where money does the talking, his way of life is like a breath of fresh air.
Tom ufak tefek, değil mi?
- Tom is petty, isn't he?
Tom ufak tefek, değil mi?
- Tom is petty, isn't he?
a petty fault.
petty officer, petty cash.