Bob has been engaged to Mary for over a year.
- Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
Tom is engaged to Ruth.
- Tom Ruth'la nişanlıdır.
I owe you much more than you owe me, I said to him. I owe you the life of my fiancee, Mary.
- Ona senin bana borçlu olduğundan çok daha fazlasını ben sana borçluyum dedim. Sana nişanlımın hayatını borçluyum, Mary.
Tom has bought a necklace for his fiancée, Mary.
- Tom nişanlısı Mary için bir kolye satın aldı.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
- Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
Tom is engaged to Mary.
- Tom Mary ile nişanlıdır.
Kate always shows off the big diamond ring she got from her fiance.
- Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.
She often speaks with her fiancé.
- Nişanlısıyla sık sık konuşur.
The girl who is dressed in white is my fiancée.
- Beyaz giyinmiş kız benim nişanlımdır.
Her fiancé gave her a very big ring.
- Nişanlısı ona büyük bir yüzük verdi.
Layla is engaged to be married.
- Leyla evlenmek için nişanlıdır.