O, o binaya bitişiktir.
- It's next to that building.
O amcasına bitişik yaşadı.
- He lived next to his uncle.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
Kitabı neredeyse bedava aldı.
- She bought the book for next to nothing.
Tom bitişikte yaşayan adamla geçinemiyor.
- Tom doesn't get along with the man who lives next door.
O, bitişikte yaşayan adamdır.
- That's the man who lives next door.
Dün gece yandaki evde bir yangın çıktı.
- Last night a fire broke out in the house next door.
Yandaki evde kim yaşıyor?
- Who lives in the house next door?
Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
- There are daisies next to the steel building.
Tom bizim kapı komşumuz.
- Tom is our next door neighbor.
Tom kapı komşusu kızla evlendi.
- Tom married the girl next door.
O, bize bitişik yaşıyor.
- He lives next door to us.
Tom bitişikte yaşayan adamla geçinemiyor.
- Tom doesn't get along with the man who lives next door.
Temizlik, dindarlığın yanındadır.
- Cleanliness is next to godliness.
Evimin yanında birkaç dükkân var.
- There are a few shops next to my house.
O bizim bitişik komşumuz.
- He is our next door neighbor.
Tom'un bitişik komşu olduğunu bilmiyordum.
- I didn't know Tom was next door.
Tom bizim yan komşumuz.
- Tom is our next door neighbor.
Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
- The neighbours have been banging about next door all morning.
Try the place next door.
When you start the next to the last roll, get some more paper.
Do you mind if I sit next to you?.
It is next to impossible to get him to admit it, but writes very well.