Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
- It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
Yine de oraya gitmek istiyorum.
- Nevertheless, I want to go there.
Brezilya'yı seviyorum ama yine de Ukrayna'ya gidiyorum.
- I like Brazil, but nevertheless I'm going to the Ukraine.
Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
- It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
Bununla birlikte, birçok kişi erken emekliliği tercih ediyor.
- Nevertheless, many are choosing early retirement.
Bununla birlikte deneyin başarılı olduğunu düşünüyorum.
- Nevertheless I think the experiment was successful.
Bütün bunlara rağmen, ben son derece gurur duyuyorum.
- Nevertheless, I'm immensely proud.
Biz oldukça önemsizdik ama buna rağmen müthiştik.
- We're quite insignificant, but awesome nevertheless.
Tom bir öküz kadar güçlü ama buna rağmen bir korkak.
- Tom's as strong as an ox, yet nevertheless is a coward.
Yine de oraya gitmek istiyorum.
- Nevertheless, I want to go there.
O yine de iyi bir cümle.
- It is nevertheless a good sentence.
Sen buna inanmayabilirsin, ama yine de doğru.
- You may not believe it, but it is nonetheless true.
Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.
- Though he was poor, he was nonetheless happy.
Her şeye rağmen, o, çocukları seviyordu ve işinden memnundu.
- Nonetheless, she loved the children and was content with the work.
No chastening for the present seemeth to be joyous, but grievous; nevertheless, afterward it yieldeth the peaceable fruit of righteousness.
I’m not hungry, but I’ll still manage to find room for dessert.