Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
- The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
O, ferahlatıcı bir yürüyüş yaptı.
- He made a refreshing walk.
Bu ferahlatıcı bir değişiklik.
- This is a refreshing change of pace.