Can you describe the object?
- Nesneyi tarif edebilir misiniz?
The object flew away to the south, giving out flashes of light.
- Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.
I think I'm objective.
- Nesnel olduğumu düşünüyorum.
I try to destroy an object using just my mind.
- Sadece zihnimi kullanarak nesneyi yok etmeye çalışıyorum.
Tom does not know the difference between a subject and an object.
- Tom özne ve nesne arasındaki farkı bilmez.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
We can see distant objects with a telescope.
- Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
Tom does not know the difference between a subject and an object.
- Tom özne ve nesne arasındaki farkı bilmez.
English is an SVO language because the subject comes first, followed by the verb and then the object.
- İngilizce bir SVO dilidir, çünkü özne önce gelir, ardından fiil ve daha sonra nesne gelir.
Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.
- Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
- Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.