Tom gergin biçimde izledi.
- Tom watched nervously.
Tom gergin biçimde içeri girdi.
- Tom nervously entered.
O sinirli olarak güldü.
- He laughed nervously.
Tom sinirli olarak etrafına baktı.
- Tom looked around nervously.
Hiç de asabi değilim.
- I'm not nervous at all.
Ben bir anlamda asabiyim.
- I am nervous in a sense.
Tom çok sinirli gibi görünüyor.
- Tom looks like a nervous wreck.
Bill sınav hakkında sinirli.
- Bill is nervous about the exam.
Yarınki sınav hakkında gergin olmamalısın.
- You mustn't be nervous about tomorrow's exam.
Uçak kalkarken çok gergindim.
- I was very nervous as the plane took off.
Sinirli insanlar başlarını kaşırlar.
- Nervous people will scratch their heads.
Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.
- I became very nervous when I couldn't locate my passport.
Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was really shy and nervous.
Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu.
- Tom's nervousness was noticeable.
Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor.
- Tom looks somewhat nervous and apprehensive.
Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı.
- The new boy had a nervous stammer.
Tom asabiyetini saklamaya çalıştı.
- Tom tried to hide his nervousness.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom sinirli ve heyecanlı.
- Tom is nervous and excited.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom bir sinir bozukluğu çekiyor.
- Tom is suffering from a nervous disorder.
Düğün provasında, konuşmak için neredeyse çok sinirliydi.
- During the wedding rehearsal, he was almost too nervous to speak.
Tom o kadar gergindi ki neredeyse kusacaktı.
- Tom was so nervous that he almost threw up.
He paced nervously as he waited for the important phone call.