Unfortunately I hardly speak any German.
- Ne yazık ki neredeyse hiç Almanca konuşamıyorum.
He hardly studies chemistry.
- O, neredeyse hiç kimya çalışmaz.
There was scarcely any money left.
- Neredeyse hiç para kalmamıştı.
I can scarcely believe it.
- Ben ona neredeyse hiç inanamıyorum.
I have hardly any English books.
- Neredeyse hiç İngilizce kitabım yok.
I have hardly any money left.
- Neredeyse hiç param kalmadı.