nefs

listen to the pronunciation of nefs
التركية - الإنجليزية
self
the flesh
personality
human soul
desire
nefs i müdafaa hakkı
privilege of self defense
kefafı nefs etmek
to eat just enough to tide one over
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Üfürmek, üflemek
(Hukuk) Ruh, can, kendi, kendisi
(Osmanlı Dönemi) (nefis) can, kişi, kendi, öz varlık; insanı dâimâ kötülüğe ve maddi isteklere sevk eden kuvvet
(Osmanlı Dönemi) NEKİSE
Nefs-i Levvâme
Kötülük yaptığında bundan pişman olup af dileyen nefis
TELEFİ NEFS
(Hukuk) Ölüm, ölme