Ben gereksiz riskler almam.
- I don't take needless risks.
Söylemek gereksiz, biz günün sonunda çok yorgunduk.
- Needless to say, we were very tired by the end of the day.
O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.
- She needed fuckin' words of love.
Amerikalıların Çin'e seyahat etmeleri için bir vizeye ihtiyaçları var.
- Americans need a visa to travel to China.
Saatimin onarılması gerekiyor.
- My clock needs to be fixed.
Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.
- I need to configure this server with an appropriate firewall system.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Ben hiçbir canlıyı küçümsemiyorum. Tabii ki ben Allah değilim. Ben de kulum; hatalarım olmuştur, yalanlamıyorum.
- I don't look down upon any living being. Needless to say, I'm no God. I'm a human being myself; I may have made mistakes, I do admit.
Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.
- They were needed in South America.
Tom ihtiyaç duyduğu tüm zamanı alabilir
- Tom may take all the time he needs.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
- The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
- To be poor is not to have little, but to need much.
Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
- Europe doesn't need anyone.
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
- Tom bought a few things he didn't need.
Tom gerekirse bilgisayarımı kullanabilir.
- Tom may use my computer if he needs to.
Gitmem gerekirse kendim giderim.
- I'll go myself if I need to.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Neden gereksiz yere endişe ediyorsun?
- Why worry needlessly?
Reporter: He is, needless to say, a very happy man.
Living things need water to survive.
Our needs are not being met.
You need not go if you don't want to.
More ample spirit, then hitherto was wount, / Here needes me .
I've always tried to have few needs beyond food, clothing and shelter.
He worried needlessly about his dog.
He was always needlessly anxious about his dog.
Aren't you in need of help?
- Aren't you in need of help?
... not causally and needless litigation ...