Tom didn't want to cause us any more trouble.
- Tom bize daha fazla soruna neden olmak istemedi.
Careless driving causes accidents.
- Dikkatsiz araba sürme kazalara neden olmaktadır.
Tom didn't want to cause us any more trouble.
- Tom bize daha fazla soruna neden olmak istemedi.
I don't want to cause any inconveniences.
- Ben herhangi bir rahatsızlığa neden olmak istemiyorum.
It could cause too many problems.
- O, birçok sorunlara neden olabilir.
Tampons can cause toxic shock syndrome.
- Tamponlar toksik şok sendromuna neden olabilir.
When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
- Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
Your work has been causing a lot of complaints from customers; I'm ordering you to leave immediately. Oh, up yours! I didn't want to work here in the first place.
- Çalışman müşterilerin birçok şikayetine neden oluyordu.; Buradan hemen ayrılmanı emrediyorum. Defol git ha! Ben zaten burada çalışmak istemedim
I don't want to cause any inconveniences.
- Ben herhangi bir rahatsızlığa neden olmak istemiyorum.
I don't want to cause any more trouble.
- Daha fazla soruna neden olmak istemiyorum.