He is always cheerful.
- O her zaman neşelidir.
My mother is carefree, cheerful and good-natured.
- Annem, kaygısız, neşeli ve iyi huyludur.
She was young, pure, joyful and naive.
- O, genç, saf, neşeli ve toydu.
We were filled with joyful expectation.
- Neşeli beklentiyle doldurulduk.
I'm feeling kind of breezy today.
- Bugün biraz neşeli hissediyorum.
The shops look merry with their bright toys and their green branches.
- Dükkanlar, parlak oyuncakları ve yeşil dallarıyla neşeli görünüyor.
I thought it was hilarious.
- Onun neşeli olduğunu düşündüm.
What Tom did was hilarious.
- Tom'un yaptığı şey neşeliydi.
He walked down the street whistling cheerfully.
- Neşeli şekilde ıslık çalarak caddede yürüdü.
The child captivates everyone with his sunny smile.
- Çocuk neşeli gülüşüyle herkesi cezbediyor.
He is a merry fellow.
- O, neşeli bir arkadaştır.
A merry Christmas, uncle! God save you! cried a cheerful voice.
- Mutlu Noeller, amca! Tanrı sizi korusun! neşeli bir ses haykırdı.
What's your favorite upbeat song?
- Gözde neşeli şarkınız nedir?
When upbeat music starts playing, I just start dancing.
- Neşeli müzik çalmaya başladığında, ben sadece dans etmeye başlarım.
Fine weather added to the joy of our trip.
- Güzel hava yolculuğumuza neşe ekledi.
She was young, pure, joyful and naive.
- O, genç, saf, neşeli ve toydu.
Cheer up! I'm sure we'll be saved.
- Neşelen! Bizi kurtaracaklarından eminim.
Cheer up! It will soon come out all right.
- Neşelen! Yakında her şey iyi olacak.
The child captivates everyone with his sunny smile.
- Çocuk neşeli gülüşüyle herkesi cezbediyor.
He amused us with a funny story.
- O, komik bir hikaye ile bizi neşelendirdi.
We'd better humor Tom.
- Tom'u neşelendirsek iyi olur.
The defeat didn't dampen his spirits.
- Yenilgi, onun neşesini kaçırmadı.
Tom is in great spirits.
- Tom'un neşesi yerinde.