Bu şiir isimsiz bir şair tarafından yazıldı.
- This poem was written by a nameless poet.
Bu şiir adsız bir şair tarafından yazıldı.
- This poem was written by a nameless poet.
John Doe anonim bir kişi için takma bir isimdir.
- John Doe is a nickname for an anonymous person.
Bu konuda anonim kalmak istiyorum.
- I want to remain anonymous in this.
Uygurlar arasında, isim verme töreni bir çocuğa isim verildikten sonra düzenlenir.
- Among the Uighurs, a Naming Celebration is held after a child is given a name.
Onların isimlerini hatırlayamadım.
- I couldn't remember their names.
O, kızılhaç'a isimsiz olarak büyük bir miktarda para bağışladı.
- He anonymously donated a large sum of money to the Red Cross.
İsimsiz bir hayırsever bir hayvan barınağı için birkaç yüz bin dolar bağışladı.
- An anonymous benefactor bequeathed several hundred thousand dollars to an animal shelter.
Sorular uzun sürmeyecek, ve her şey tamamen gizli tutulacak.
- The questions will not take long, and everything would be kept completely anonymous.
Gizli kalmak isterim.
- I'd like to remain anonymous.
Benim adım Edgar Degas.
- My name is Edgar Degas.
Onun adı Tomoyuki Ogura.
- His name is Tomoyuki Ogura.
Sami oğlunu kendine göre adlandırmak istedi: Sami Bekir II.
- Sami wanted to name his son after him: Sami Bakir II.
Bella ismini seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bella adını seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.
- He had no other choice but to choose the names randomly.
O, bize adını söylemek için isteksizdi.
- He was unwilling to tell us his name.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me his name.
Bu şiir adı bilinmeyen bir şair tarafından yazılmıştır.
- This poem was written by an anonymous poet.
Adsız Alkolikler'in bir üyesiyim.
- I'm a member of Alcoholics Anonymous.
Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
- Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
Tom, Mary'yi düşünebildiği her kötü şöhretle seslendi.
- Tom called Mary every bad name he could think of.
Tom oğluna John adını vermek istedi.
- Tom wanted to name his son John.
Tom kızına Mary adını vermek istedi.
- Tom wanted to name his daughter Mary.
Üniversite kurucusunun adını taşımaktadır.
- The university bears the name of its founder.
Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.
- My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant.
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
- The person whose name was on the passport was described with words.
Astronomlar gök nesnelere isim vermek için Latince kullanır.
- To give names to celestial objects, astronomers use Latin.
Tom isim vermek istemedi.
- Tom didn't want to name names.
Tom, sana bir şey söylemek zorundayım. Ben birini seviyorum. Onun adı TO ile başlıyor ve M ile sona eriyor. Kim olabilir ki bu? Tanıdığım biri mi?
- Tom, I have to tell you something. I love someone. His name starts with TO and ends with M. Er, who would that be? Is it someone I know?
O, bize adını söylemek için isteksizdi.
- He was unwilling to tell us his name.