Bu iletiyi görürseniz, bana yazın.
- If you see this message, write to me.
Ben bir e-posta iletisi aldım.
- I received an email message.
Herkes haberi biliyor.
- Everybody knows the news.
Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
- The television show was interrupted by a special news report.
Biz mesajın doğru olduğunu düşündük.
- We thought that the message was true.
Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın.
- Leave your message after hearing the beep.
Bugün geçmişten bir haber aldım.
- I received a message from the past today.
Hoop, mesajı yanlış haber grubuna gönderdim.
- Oops, I posted the message to the wrong newsgroup.
Tom hakkında havadisim var.
- I have news about Tom.
Senin bütün havadislerini duymak istiyorum.
- I want to hear all your news.
Bu kitabın yazarı Bay Ogata eskiden bir gazeteciymiş.
- Mr Ogata, the author of this book, used to be a newspaperman.
Gazeteciye göre, bu, hayatı zaman harcamaya değer yapar.
- According to the newspaperman, it makes life worthwhile, doesn't it?
Read the message once more.
- Lies die Nachricht noch einmal.
When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
- Wenn der Körper berührt wird, schicken Rezeptoren in der Haut Nachrichten zum Gehirn und verursachen die Ausschüttung von chemischen Stoffen wie Endorphinen.