Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
- From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
- These books have defined and shaped our culture.
Schopenhauer mimariyi donmuş müzik olarak tanımladı.
- Schopenhauer defined architecture as frozen music.
Genetiği değiştirilmiş gıda yemekten kaçınmak neredeyse imkansız.
- It's almost impossible to avoid eating genetically modified food.
Dizilişi değiştirdim.
- I modified the formation.
Genetiği değiştirilmiş gıda yemenin tehlikeli olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you think it's dangerous to eat genetically modified food?
Grouchy Smurf, Genetiği değiştirilmiş gıdalardan nefret ediyorum dedi.
- I hate genetically modified foods, said Grouchy Smurf.