البحث
ترجمة
ألعاب
برامج
سجل
دخول العضو
العيارات
مفكرة
ما يتعلق بنا
الاتصال
الحساب
دخول العضو
سجل
العيارات
English
Türkçe
Deutsche
Русский
العربية
Türkçe
Deutsche
Русский
العربية
ç
ı
ğ
ö
ş
ü
â
Online English Turkish and Multilingual Dictionary 20+ million words and idioms.
mukâbele
التركية - الإنجليزية
تعريف
mukâbele
في التركية الإنجليزية القاموس.
comparing, comparison; collating
reciprocation, retaliation
chanting in unison of Koranic passages by several hafiz
mutuality
responding; response; reciprocation; retaliation
retaliation
quid pro quo
return
replication
requital
answer
reaction
المصطلحات ذات الصلة
mukabele-i bilmisil
retaliate in kind
hükümet tarafından mukabele-i bil misil uygulanmıştır.
mukabele etmek
a) to retaliate, to respond, to react b) to retort
mukabele etmek
to respond; to reciprocate; to retaliate
mukabele okumak
(for several hafiz) to chant Koranic passages in unison
esnek mukabele
(Askeri)
flexible response
acil mukabele kuvveti (NATO)
(Askeri)
Immediate Reaction Forces (NATO)
lineer-kuadratik mukabele dozu
(Çevre)
linear-quadratic dose response
çevik mukabele kuvveti; Hazır İhtiyat Filosu; Hazır İhtiyat Kuvveti
(Askeri)
rapid reaction force; Ready Reserve Fleet; Ready Reserve Force
İlk Mukabele Takımı
(Askeri)
Initial Response Team
التركية - التركية
تعريف
mukâbele
في التركية التركية القاموس.
(Osmanlı Dönemi)
Düşmanın şerrinden kurtulmak ve onun şiddetini kaldırmak için onu yıldıracak tedbirde bulunmak
(Osmanlı Dönemi)
Camide Kur'ân-ı Kerimi okuyup halka dinletmek.* Yüz yüze olmak
(Osmanlı Dönemi)
Karşılaştırmak. Karşılıklı yapılan iş, karşılıklı yapılan okuma
(Osmanlı Dönemi)
Karşılık, karşılamak
(Osmanlı Dönemi)
Mücadele
(Osmanlı Dönemi)
Sonraya bırakmak, tehir etmek
(Osmanlı Dönemi)
Bir kimsenin evi yanında bir ev satıldığında; "başka kimse satın alsın, ben ondan şüf'a yolu ile alayım" diye şirâsına muhtaç iken tehir etmek
(Osmanlı Dönemi)
Hapsetmek
(Osmanlı Dönemi)
Meşveret etmek, danışmak
Camilerde kuran okunurken, hafızların da karşılıklı olarak ezbere kuran okumaları
Karşılık verme, karşılama, karşılık
Karşı gelme, baş kaldırma
Aralarında tezat ve karşıtlık bulunan kelime, tamlama ve sözleri birarada kullanmak
Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma
Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi
(Osmanlı Dönemi)
karşı karşıya getirme, karşılaştırma, karşılık verme
(Osmanlı Dönemi)
KUBALE
المصطلحات ذات الصلة
mukabele etmek
Karşı gelmek
mukabele etmek
Karşılık vermek, karşılıkta bulunmak
ZARARLA MUKABELE
(Hukuk)
Devletler hukukunda kısas
الإنجليزية - التركية
تعريف
mukâbele
في الإنجليزية التركية القاموس.
المصطلحات ذات الصلة
bir mukabele
bkz: bilmukabele
mukâbele
الواصلة
mukâ·be·le
Resimler
Google Resimler
Bing Resimler
السابق
mukâbele
ilk liman
المزيد...
امسح
المفضلات
المزيد...
امسح