The Altamira cave is famous for its magnificent Paleolithic paintings.
- Altamira Mağarası muhteşem Paleolitik resimleriyle ünlüdür.
Baudelaire's poetry is magnificent.
- Baudelaire'in şiirleri muhteşemdir.
She was wearing a splendid outfit.
- Muhteşem bir kıyafet giyiyordu.
That's a splendid idea.
- Bu muhteşem bir fikir.
I want to show you a spectacular view.
- Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.
These fireworks are spectacular!
- Bu havai fişekler muhteşem.
She's really gorgeous.
- O gerçekten muhteşem.
You're looking gorgeous.
- Muhteşem görünüyorsun.
You have superb English.
- Muhteşem İngilizcen var.
That museum has a superb collection of Celtic era cultural artifacts.
- Bu müze Kelt dönemi kültürel eserlerinin muhteşem bir koleksiyonuna sahiptir.
It is a stupendous project.
- Bu muhteşem bir proje.
We had a glorious time at the seaside.
- Biz deniz kenarında muhteşem bir zaman geçirdik.
This is certainly a glorious day.
- Gerçekten muhteşem bir gün.
Some Whites seek more imperial solutions.
- Bazı Beyazlar daha muhteşem çözümler aramaktadır.
You've done a magnificent job.
- Muhteşem bir iş yaptın.
The Altamira cave is famous for its magnificent Paleolithic paintings.
- Altamira Mağarası muhteşem Paleolitik resimleriyle ünlüdür.
You've been a great help.
- Muhteşem bir yardımcısın.
I think this tie will go great with that shirt.
- Bu kravatın o gömlekle muhteşem uyacağını düşünüyorum.
Tom explained the situation superbly.
- Tom durumu muhteşem şekilde açıkladı.