muhafız

listen to the pronunciation of muhafız
التركية - الإنجليزية
{i} guard

He ran for his life at the sight of the border guard. - O, sınır muhafızını görünce can havliyle kaçtı.

Guards could hear everything they said. - Muhafızlar onların söylediği her şeyi duydular.

escort
bodyguard
guardian
guard, defender, escort, bodyguard
custodian
keeper
warden
defender
(Askeri) sentry
safe guard
{i} guardsman
muhafız alayı
troop of guardsmen
muhafız alayı/kıtası
troop of guardsmen, armed guard
milli muhafız
(Askeri) national guard
Birleşik Devletler (US) Milli Muhafız Teşkilatı ve Hava Gözcüsü
(Askeri) US National Guard and Air Guard
Kara Kuvvetleri Ulusal Muhafız Birliği
(Askeri) Army National Guard
Ulusal Muhafız
(Askeri) National Guard
Ulusal Muhafız Bürosu
(Askeri) National Guard Bureau
atıl-hareketsiz ulusal muhafız
(Askeri) Inactive National Guard
milli muhafız bürosu
(Askeri) national guard bureau
muhafızlar
{i} guard

I've decided to join the National Guard. - Ulusal Muhafızlara katılmaya karar verdim.

Later the personal guards of kings were called satellites. - Daha sonra kralların kişisel muhafızlarına uydular deniyordu.

التركية - التركية
Birini veya bir şeyi koruyan, kollayan, gözeten kimse, koruyucu: "Hecinlerimizi bir iki muhafızla tepecikler arasına yerleştirmiştik."- F. R. Atay
Birini veya bir şeyi koruyan, kollayan, gözeten kimse, koruyucu
Bir kalenin veya bir şehrin önemli yerlerini korumak, düzeni ve güvenliği sağlamakla görevli komutan
Bir kalenin veya bir şehrin önemli yerlerini korumak, düzeni ve güvenliği sağlamakla görevli komutan: "İstasyonda veliahdı uğurlayanlar arasında İstanbul muhafızı da vardı."- F. R. Atay
(Osmanlı Dönemi) koruyan
MUHAFIZ
(Osmanlı Dönemi) Muhafaza eden. Değiştirmeyen. Saklayan. Koruyan. Bekçi
muhafız alayı
Devlet başkanlarını, kralları korumakla görevli askerî birlik
muhafız
المفضلات