muamele

listen to the pronunciation of muamele
التركية - الإنجليزية
treatment

If I make an exception for you, everyone will expect the same treatment. - Sana bir istisna yapsam, aynı muameleyi herkes bekleyecektir.

I'm not expecting special treatment. - Özel muamele beklemiyorum.

deal

Tom definitely got a raw deal. - Tom'a kesinlikle haksız muamele gördü.

transaction
(Hukuk) treatment, proceeding
usage
the processing (of a petition or application)
proceeding
doing business with, trading, buying and selling
(Konuşma Dili) sexual intercourse
dealing
turn
doings
treatment, conduct, behavior
treatment, conduct, dealing; formality, procedure; reaction
procedure
{i} treating
(Ticaret) process
business
proceedings
handling
(Ticaret) conditions
muamele etmek
treat
muamele etmek
to act, behave; to treat
muamele etmek
to treat
muamele etmek
use
muamele görmek
transact
muamele vergisi
transaction tax; turnover tax
muamele vergisi kaçırma
(Hukuk) evasion of excise duties
kötü muamele
ill-treat
farklı muamele yapmak
discriminate
mali muamele
(Askeri) financial transaction
ulusal muamele
(Ticaret) national treatment
banka sigorta muamele vergisi
banking insurance transaction tax
banka sigorta muamele vergisi
bank insurance transaction tax
adil muamele
(Hukuk) fair treatment
adli muamele
judicial proceeding
asitle muamele
acid treatment
eşit muamele
(Hukuk) equality of treatment
farklı muamele etmek
discriminate between
farklı muamele etmek
discriminate
fena muamele
law ill-treatment
haksız muamele
tort
haksız muamele
raw deal
ihbarcılara muamele
(Hukuk) handling of informers
kibar muamele
(Politika, Siyaset) courteous treatment
kredili muamele
(Ticaret) transaction on credit
kötü davranış, kötü muamele
(Hukuk) ill treatment
kötü muamele
a bad turn
kötü muamele
battery
kötü muamele etmek
use smb. ill
sessiz muamele
silent treatment
sevgi ile muamele etmek
cherish
ulusal ve eşit muamele
(Ticaret) equal and national treatment
usuli muamele
(Kanun) procedural act
vadeli muamele
(Ticaret) settlement bargain
özel ve ayrıcalıklı muamele
(Hukuk) special and differential treatment
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Resmi dairelerde yapılan herhangi bir i
(Osmanlı Dönemi) (C.: Muâmelât) Hatt-ı hareket. Davranma, davranış. Birbiri ile iş görme, amel etme. Alış veriş
Alışveriş
Yol, yöntem, iz
Yol, yöntem. İşlem: "Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı."- R. N. Güntekin
İşlem
Davranma, davranış
(Osmanlı Dönemi) davranış, işlem, birbiri ile iş görme, amel etme, alış veriş
muamele etmek
Davranmak
muamele
المفضلات