West Berlin would remain free of Soviet control.
- Batı Berlin Sovyet kontrolünden muaf kalacaktı.
These goods are free of tax.
- Bu eşyalar vergiden muaf.
I exempted her from working overtime.
- Onu fazla mesai yapmaktan muaf tuttum.
The court ruled that Muslim schoolgirls could not be exempted from swimming lessons.
- Mahkeme, Müslüman öğrencilerin yüzme derslerinden muaf olamayacağına karar verdi.
These articles are all exempt from duty.
- Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.
The court ruled that Muslim schoolgirls could not be exempted from swimming lessons.
- Mahkeme, Müslüman öğrencilerin yüzme derslerinden muaf olamayacağına karar verdi.
The teacher excused me from the examination.
- Öğretmen beni sınavdan muaf tuttu.
I excused myself from the table.
- Kendimi masadan muaf tuttum.