تعريف moving with the ball two steps or move without dribbling في الإنجليزية التركية القاموس.
- traveling
- {s} gezici
Tom bir gezici satış temsilcisiydi.
-Tom was a traveling salesman.
- traveling
- {f} seyahat et
O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
-She likes traveling best of all.
Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
-Traveling abroad is one of my favorite things.
- traveling
- seyahat ederek
Bazı insanlar cumhurbaşkanının seyahat ederek çok fazla zaman harcadığını düşünüyor.
-Some people think the president spends too much time traveling.
Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum.
-I want to spend some time traveling.
- traveling
- {s} seyahat
Seyahat, insanları bilgili yapar.
-Traveling makes people knowledgeable.
Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
-Traveling abroad is one of my favorite things.
- traveling
- {s} seyyar
Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.
-Tom makes a living as a traveling salesman.
Bill'in babası bir seyyar satıcıydı.
-Bill's father was a traveling salesman.
المصطلحات ذات الصلة
تعريف moving with the ball two steps or move without dribbling في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- traveling