Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
- Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Lütfen biraz daha kahve ilave et.
- Please add more coffee.
Biraz daha biber ekle.
- Add a little more pepper.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Onların başka şarapları yok.
- They have no more wine.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
- All languages are equal, but English is more equal than the others.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
300,000'den daha fazla kişi Kanada Günü törenine katılmak için yağmur ve soğuğa göğüs gerdiler.
- More than 30,000 people braved the rain and cold to attend the Canada Day parade.
Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.
- Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities.
Sarışınlar diğer saç rengine sahip kadınlardan % 7 daha fazla kazanırlar.
- Blondes earn 7% more than women with any other hair color.
Mary annesine daha sık yardım edeceğine söz verdi.
- Mary promised her mother that she would help her more often.
Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
- Tom certainly helped make our party more fun.
Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.
- My grandmother gave me more than I wanted.
Büyükannem bir motosiklet sürebilir, ve dahası bir bisikleti de.
- My grandmother can ride a motorcycle, and what's more, a bicycle.
Japon ekonomisi yıllık en fazla % 5'ten daha fazla büyümeye devam etti.
- The Japanese economy continued to grow by more than 5% annually.
Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.
- There's more going on here than meets the eye.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Aç gözlü insanlar her zaman daha fazla şey ister.
- Greedy people always want more stuff.
Horatio, Cennette ve Dünyada sizin felsefenizde hayal edilenden çok daha fazla şeyler vardır.
- There are more things in Heaven and Earth, Horatio, than are dreamt of in your philosophy.
İçecek daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more to drink.
Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more I can tell you.
O az çok benim yaşımda.
- She's more or less my age.
Onun sorunlarını az çok anlıyor.
- He understands her problems more or less.
All of us seem to need some totalistic relationships in our lives. But to decry the fact that we cannot have only such relationships is nonsense. And to prefer a society in which the individual has holistic relationships with a few, rather than modular relationships with many, is to wish for a return to the imprisonment of the past—a past when individuals may have been more tightly bound to one another, but when they were also more tightly regimented by social conventions, sexual mores, political and religious restrictions.
There's more caffeine in my coffee than in the coffee you get in most places.
There are more ways to do this than I can count.
When it comes to parties, the more, the merrier.