Borsada kumar oynarsan bir yatırımcısındır... Türev piyasada kumar oynarsan bir tüccar ... Kumarhanede kumar oynarsan bir kaybedensindir ... Ahlak ?
- If you gamble on the stock market, you are an investor... If you gamble on the derivatives market, you are a trader... If you gamble at the casino, you are a loser... Morality?
Merhamet tüm ahlakın temelini oluşturmaktadır.
- Compassion is the basis of all morality.
Fazilet onun kendi mükafatıdır.
- Virtue is its own reward.
O yapacak ahlaki bir şeydi.
- It was the moral thing to do.
Tom'un ahlaki değerleri yok.
- Tom has no moral values.
Tom Mary'ye manevi destek verdi.
- Tom gave Mary moral support.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
- Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.
Sabır, gücümün yetmediği bir meziyettir.
- Patience is a virtue that I can't afford.
O hiçbir ahlaki değere sahip değil.
- He has no moral values.
O yapacak ahlaki bir şeydi.
- It was the moral thing to do.
Onun planının hem erdemleri hem de yükümlülükleri vardır.
- His plan has both virtues and liabilities.
Özür dilemek büyük bir erdemdir.
- Apologizing is a great virtue.
Mary ahlaki değerlerini reddetti ve bir hiççi oldu.
- Mary renounced her moral values and became a nihilist.
O hiçbir ahlaki değere sahip değil.
- He has no moral values.
Bu hikayeden alınacak dersi anladın mı?
- Did you understand the moral of this story?
Her masal, alınacak bir dersle biter.
- Every fable ends up with a moral.
İyi bir kişi erdemli bir kişidir.
- A good person is a moral person.
Bu hikayeden alınacak dersi anladın mı?
- Did you understand the moral of this story?
Bu hikayeden alınacak ders nedir?
- What's the moral of this story?
Et yeme ahlaken yanlış mıdır?
- Is eating meat morally wrong?
Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
- When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
Ahlak anlayışının seni doğru olanı yapmaktan alıkoymasına asla izin verme.
- Never let your sense of morals prevent you from doing what is right.
Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.
- The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice.
O dürüst bir hayat yaşadı.
- He lived a moral life.
Leyla namusunu kaybetti.
- Layla lost her virtue.
Leyla'nın namusu ele geçirilemezdi.
- Layla's virtue was impregnable.
O sıkı çalışma ve iyi iş duygusundan dolayı zengin oldu.
- She became rich by virtue of hard work and good business sense.
It may be true that you cannot legislate morality, but behavior can be regulated.
Deputy District Attorney Bill Tingle called Jones the devil's right-hand man and said he should be punished for his atrocious morality..
Hume's morality which ‘implies some sentiment common to all mankind’; Kant's morality for all rational beings; Butler's morality with its presupposition of ‘uniformity of conscience’.
He smiled a little. Morality is the average conduct of the average man at a given time and place. It is based on custom and expediency..
Sir Preacher, from your desk you mumble?.
Robinson sums up the conclusion of the first part of his book as being that the task of the moralist is to set in their proper relation to one another the three different types of moral judgment . . . and so reveal the field of morality as a single self-coherent system.
a moral certainty.
moral judgments, a moral poem.
a moral victory, moral support.
a moral obligation.
He is in high spirits today.
- Bugün onun morali yüksek.
He was in low spirits for months after his girlfriend left him.
- Kız arkadaşı terk ettikten sonra aylarca morali bozuk gezdi.
Their morale is high.
- Onların morali yüksek.
The morale of those men was excellent.
- Bu insanların morali mükemmeldi.