Belki bana geri döneceksin?
- Maybe you'll come back to me?
Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
- In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
- Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
Yarın belki yağmur yağacak.
- It will rain perhaps tomorrow.
Belki bana yardımcı olabilirsin.
- Maybe you can help me.
Belki bir ressam olabilirim.
- Maybe I should become a painter.
Muhtemelen oralarda ve belki de birçok yerde başka yaşamlar vardır.
- Other life probably exists out there and perhaps in many places.
Muhtemelen Tom'un onu yapmaması gerekir.
- Perhaps Tom shouldn't do that.
Bir ihtimal bunu benim için çevirir misin?
- Could you perhaps translate that for me?