Hem Tom hem de Mary mankenlik yapıyor.
- Both Tom and Mary work as models.
Bir manken olmanın hayalini kurardım.
- I used to dream about becoming a model.
Arabasını yeni modelle karşılaştırdı.
- He compared his car to the new model.
Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum.
- I think fashion models today are too thin.
Genç üvey erkek kardeşi için örnek insan oldu.
- He has become a role model for his younger stepbrother.
Meryem her zaman örnek bir öğrenci oldu.
- Mary has always been a model student.
He takes great pride in his skill at modeling airplanes.
The team developed a sound business model.
He decided to buy the turbo engine model of the sports car.
A model airplane.
The boy played with a model of a World War II fighter plane.
The actress used to model before being discovered by Hollywood.
British parliamentary democracy was seen as a model for other countries to follow.
The computer weather model did not correctly predict the path of the hurricane.
He was a model student.
Tom noticed a pattern.
- Tom bir model fark etti.
There's a pattern here.
- Burada bir model var.
Is this a vintage car?
- Bu eski model bir araba mı?
Did you find these at a vintage clothing shop?
- Bunları bir model giyim mağazasında mı buldun?
The Mexican government announced the banning of all imports of second-hand cars, except for 1998 models.
- Meksika hükümeti 1998 modeller hariç tüm ikinci-el arabaların ithalatını yasakladığını duyurdu.
I think fashion models today are too thin.
- Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum.
This watch is a new type.
- Bu kol saati yeni bir model.
This is same type of camera as the one I lost.
- Bu, kaybettiğim kamera ile aynı model.
He wants to be a Lego model designer when he grows up.
- Büyüyünce Lego model tasarımcısı olmak istiyor.