Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- Kim is dressed in a very attractive manner.
Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir davranışı var.
- Dr. Jackson has a good bedside manner.
Senin konuşma tarzını kullanmak için, onun seni sevip sevmediğini bilmiyorum; ama onun döneceğini biliyorum.
- I do not know if, to use your manner of speech, he loves you; but I know that he will return.
Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.
- Their manner of bringing up their children is extremely unusual.
Onun partideki tavırlarından memnun değilim.
- I am dissatisfied with his manners at the party.
Senin tavırların çok iyi değil.
- Your manners aren't very good.
Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir.
- It's bad manners to talk during a concert.
İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.
- It's bad manners to point at people.
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- I don't like her manner.
Bu kitap Amerika'nın görgü ve gelenekleri üzerinedir.
- This book is on the manners and customs of America.
Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.
- By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs.