O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Askerler isyanı kolayca bastırdı.
- The troops easily put down the rebellion.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
- This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
İnsanlar genelde banliyölerde rahatça yaşamaktadır.
- People often live comfortably in the suburbs.
Yeni evimize rahatça yerleştik.
- We are comfortably established in our new home.
She solved the problem with ease.
- Sie löste das Problem mit Leichtigkeit.
I found his house with ease.
- Ich fand sein Haus mit Leichtigkeit.