Tom'un şeyleri yanlış yere koymak gibi bir eğilimi var.
- Tom has a tendency to misplace things.
Mavi kalemini yanlış yere koydum.
- I misplaced your blue pen.
Onu yanlış yere koymuş olmalıyım.
- I must've misplaced it.
I was looking for the supermarket but then I got misplaced.
I felt so misplaced at that party last night.