Ben berbat şekilde başarısız oldum.
- I have failed miserably.
Tom sefil bir halde başarısız oldu.
- Tom failed miserably.
O, ondan dolayı çok sefil bir halde yaşadı.
- It was because of her that he lived so miserably.
Biz berbat bir şekilde başarısız olduk.
- We have failed miserably.
Hükümetin politikaları berbat bir şekilde başarısız oldu.
- The government's policies failed miserably.
Tom duvarın dibine yığıldı, bitmiş ve zavallı olarak.
- Tom slumped against the wall, exhausted and miserable.
Zavallı bir durumdayız.
- We're in a miserable situation.
Kendini sefil bir durumda bulacaksın.
- You'll find yourself in a miserable situation.
Ben sefil ve mutsuzdum.
- I was miserable and unhappy.
O hayatımı perişan etti.
- She made my life miserable.
Kate Chris'e baktı ve sonra onu görmezden geldi, bu onu perişan etti.
- Kate glanced at Chris and then ignored him, making him feel miserable.
Sana ne oldu? Berbat görünüyorsun.
- What happened to you? You look miserable.
Tom parktaki bankta oturuyor, berbat görünüyor.
- Tom is sitting on a park bench, looking miserable.
Bir cimri tedbirli olduğu için değil fakat açgözlü olduğu için para biriktirir.
- A miser hoards money not because he is prudent but because he is greedy.
Onun zengin olduğu doğru ama bir cimridir.
- It is true he is rich, but he is a miser.
Deney çok kötü bir başarısızlıkla sonuçlandı.
- The experiment resulted in a miserable failure.
Hava dün çok kötüydü.
- The weather was miserable yesterday.
O zengin ama çok mutsuz.
- She's rich but miserable.
Tom mutsuz olduğunu söyledi.
- Tom said that he was miserable.
Tom mutsuz görünüyordu.
- Tom looked miserable.
Hava dün çok kötüydü.
- The weather was miserable yesterday.
Deney çok kötü bir başarısızlıkla sonuçlandı.
- The experiment resulted in a miserable failure.
Yaşlanınca pinti parayla cömert olmayı öğrendi.
- Late in life the miser learned to be generous with money.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Ebenezer Scrooge was a stereotypical miser, he spent nothing he could save; neither giving to charity nor enjoying his wealth.
He's O.K. at some sports, like tennis, but he's just miserable at football.
The secret of being miserable is to have the leisure to bother about whether you are happy or not. The cure is occupation.