I am concerned about my legacy.
- Mirasım hakkında endişe duyuyorum.
The money is a legacy from my aunt.
- Para halamdan bir mirastır.
We have a rich historical heritage.
- Zengin bir tarihsel mirasımız var.
This building should be kept as a national heritage.
- Bu bina ulusal miras olarak tutulmalıdır.
This is the cultural inheritance of independence.
- Bu, bağımsızlığın kültürel mirasıdır.
The oldest son succeeded in doubling his inheritance.
- Büyük oğlu mirasını ikiye katlamayı başardı
Tom inherited a lot of money.
- Tom bir sürü parayı miras aldı.
My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
- Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
Tom wishes for his son to inherit his estate.
- Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.
According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
- Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.