Biz çay üzerine sohbet ediyorduk.
- We were chatting over tea.
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
Özel olarak konuşmamız gerek.
- We need to have a chat in private.
Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
Konuşmak yerine çalışın!
- Work instead of chatting!
Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
Akşam yemeğinden sonra yapacağım şey internette sohbet etmektir.
- What I will do after dinner is to chat on the internet.
Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- Bill and John like to get together once a month to chat.