He began buying gold in huge amounts.
- Çok büyük miktarlarda altın almaya başladı.
Men and women made huge amounts of money overnight.
- Erkekler ve kadınlar bir gecede büyük miktarlarda para yaptı.
The councilor tabled a number of controversial motions.
- Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
A number of books were stolen.
- Bir miktar kitap çalındı.
I prefer quality to quantity.
- Kaliteyi miktara tercih ederim.
We import a large quantity of food.
- Büyük miktarda gıda ithalatı yaparız.
The amount of smoke that comes out of an electronic cigarette isn't bad at all.
- Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
We have a plentiful supply of water.
- Bol miktarda suyumuz var.
Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit.
- Yemekler arasında genellikle bol miktarda şekerleme, dondurma, patlamış mısır ve meyve yiyebiliyor.
The project requires a great deal of money.
- Proje büyük miktarda para gerektiriyor.
I can get you a deal.
- Sana bir miktar alabilirim.
A human body consists of a countless number of cells.
- Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
I accept what you say to some extent.
- Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.
Japan used to trade silk in large quantities.
- Japonya büyük miktarda ipek ticareti yapardı.
We're amazed by the rapid growth in import quantities.
- Biz ithalat miktarlarındaki hızlı büyümeye şaşırdık.
Bananas are slightly radioactive due to their potassium content.
- Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler.
He kicked in a lot of money.
- O, çok miktarda para bağışladı.
Australia exports a lot of wool.
- Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.
Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
- Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
You get paid in proportion to the amount of the work you do.
- Yaptığınız işin miktarı ile orantılı olarak para alırsınız.
He realized a large sum by the sale of the plantation.
- O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
How did you come by such a big sum of money?
- Böyle büyük bir miktarda parayı nasıl kazandın?
The river carries a huge volume of water.
- Nehir çok büyük miktarda su taşır.