You'll be paid according to the amount of work you do.
- Sana yaptığın işin miktarına göre ödeme yapılacak.
Mary restricts the amount of meat in her diet.
- Mary, diyetinde et miktarını kısıtlıyor.
The councilor tabled a number of controversial motions.
- Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
A human body consists of a countless number of cells.
- Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
We import a large quantity of food.
- Büyük miktarda gıda ithalatı yaparız.
I prefer quality to quantity.
- Kaliteyi miktara tercih ederim.
Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
- Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
- Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
We have a plentiful supply of water.
- Bol miktarda suyumuz var.
Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit.
- Yemekler arasında genellikle bol miktarda şekerleme, dondurma, patlamış mısır ve meyve yiyebiliyor.
I can get you a deal.
- Sana bir miktar alabilirim.
The project requires a great deal of money.
- Proje büyük miktarda para gerektiriyor.
A human body consists of a countless number of cells.
- Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
I accept what you say to some extent.
- Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.
We're amazed by the rapid growth in import quantities.
- Biz ithalat miktarlarındaki hızlı büyümeye şaşırdık.
Daffodils contain a toxic alkaloid that may even be lethal when ingested in high quantities.
- Fulyalar, yüksek miktarlarda yutulduğu zaman öldürücü bile olabilen zehirli bir alkali madde içerir.
Bananas are slightly radioactive due to their potassium content.
- Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler.
There have been a lot of complaints from students about the amount of homework that Mr. Jackson gives.
- Bay Jackson'ın verdiği ödev miktarı ile ilgili öğrencilerden gelen birçok şikâyetler olmaktadır.
Tom taught Mary a lot of useful French.
- Tom Mary'ye çok miktarda faydalı Fransızca öğretti.
Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
- Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
You get paid in proportion to the amount of the work you do.
- Yaptığınız işin miktarı ile orantılı olarak para alırsınız.
How did you come by such a big sum of money?
- Böyle büyük bir miktarda parayı nasıl kazandın?
He realized a large sum by the sale of the plantation.
- O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
The river carries a huge volume of water.
- Nehir çok büyük miktarda su taşır.