Bu beni çileden çıkarıyor.
- Das macht mich verrückt.
Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.
- Ich weiß nicht, ob er das für mich getan hätte.
Şimdi kendimi kötü hissediyorum.
- Jetzt fühle ich mich schlecht.
Kendimi kötü hissettim.
- Ich fühlte mich schlecht.
Onu duyduğuma memnun oldum.
- Es freut mich sehr, das zu hören.
Mutsuz oldum fakat kendimi öldürmedim.
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
Kendimi tanıtabilir miyim?
- May I introduce myself?
Bunu bizzat halletmeliyim.
- I have to deal with this myself.
Tom'u bizzat görmeye gideceğim.
- I'll go and see Tom myself.
Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.
- I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.
Kendime en çok ihtiyacım olduğunda neredeydim?
- Where was I when I needed myself most?
Bu giysiyi ben kendim yaptım.
- I made this clothing myself.
Ben onun hikayesine inanamıyorum.
- I can't bring myself to trust his story.
Kendimi tanıtabilir miyim?
- May I introduce myself, my name is Lucas.
Mutsuz oldum fakat kendimi öldürmedim.
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
But, soft! Methinks I scent the morning air; brief let me be.
- Doch still, mich dünkt, ich wittre Morgenluft: kurz lass mich sein.