O beni neredeyse her gün ziyaret ediyor.
- Er besucht mich fast jeden Tag.
Bu beni çileden çıkarıyor.
- Das macht mich verrückt.
Kendimi kötü hissettim.
- Ich fühlte mich schlecht.
Bugün kendimi çok sağlıklı hissetmiyorum.
- Heute fühl ich mich nicht ganz gesund.
Onu duyduğuma memnun oldum.
- Es freut mich sehr, das zu hören.
Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
- I don't want to identify myself with that group.
Mutsuz oldum fakat kendimi öldürmedim.
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
Tom'u bizzat görmeye gideceğim.
- I'll go and see Tom myself.
Bunu bizzat halletmeliyim.
- I have to deal with this myself.
Onu kendi kendime söyledim.
- I said that to myself.
Kendime en çok ihtiyacım olduğunda neredeydim?
- Where was I when I needed myself most?
Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
- I bought this book for myself, not for my wife.
Bu giysiyi ben kendim yaptım.
- I made this clothing myself.
Kendimi tanıtabilir miyim?
- May I introduce myself, my name is Lucas.
Kendimi tanıtabilir miyim?
- May I introduce myself?
But, soft! Methinks I scent the morning air; brief let me be.
- Doch still, mich dünkt, ich wittre Morgenluft: kurz lass mich sein.